30 Oca 2011

Kekemeliğe Ne Yol Açar?

Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve çoktur. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belirtisi olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli bir rol oynadığı görüşünü savunmaktadır. Son zamanlarda genler üzerinde yapılan çalışmalar önem kazanmakta ve umut verici çalışmalar devam etmektedir. Ancak, yaygın olarak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hâkimdir.

Kekemelik

2-6 yaş arasındaki çocuklar genellikle sözcük ve cümleleri tekrarlarlar. Konuşmalarında "ımm, şeyyy, eeee..." sıkça kullanılır. Bu, normal "akıcı olmayan konuşma" olarak adlandırılır. Eğer bu dönemde çocuğun konuşmayı öğrenmeyi sürdürdüğünü, yepyeni sözcüklerle karşılaştığını, bu sözcükleri cümlede yerli yerine oturtmak için çabaladığını, konuşma ile ilgili kaslarının gelişmekte olduğunu, sorularla keşiflere yöneldiğini dikkate alırsanız, bu yoğun çaba gerektiren süreçte onun konuşmasının akıcılığının zaman zaman bozulmasını anlayışla karşılayabilirsiniz.

Eğer,
●> Çocuğun konuşması ile ilgili kaygı yaşıyorsanız,
●> Çocuk konuşma ile mücadeleye girişmiş görünüyorsa ya da zorlandığında konuşmasının akıcılığı bozuluyorsa,
●> Konuşma ile ilgili kaslarda artan bir gerginlik dikkatinizi çekiyorsa yardım almanız için zaman uygundur.

Kiminle İlişki Kurabilir, Nereye Başvurabilirim?

Kekemelik ne kadar erken fark edilirse, çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Böylece güçlüğün önüne geçmek ya da önlemek mümkün olabilir. Eğer çocuğunuzun kekeme olduğundan şüphe ediyorsanız, zaman kaybetmeden çocuğunuzu dil ve konuşma uzmanına götürmenizde yarar vardır. Ülkemizde bu alanda yeterli sayıda yetişmiş uzman bulunmadığından; odyologlar, çocuk gelişimi ve eğitimcileri, özel eğitim öğretmenleri, psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, nörologlardan da destek alabilirsiniz. Bu kişiler sizin ilettiğiniz bilgileri değerlendirerek yönlendirmede bulunacaklardır. Bu kişilere üniversite hastaneleri ve bu hastanelerin eğitim birimlerine başvurarak ulaşabilirsiniz.

Başvurabileceğiniz kurumlardan biri de ilinizdeki veya ilçenizdeki Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı rehberlik ve araştırma merkezleridir. Bu merkezler size çocuğunuzun eğitimi ve yapabilecekleriniz konusunda bilgi verip, yönlendireceklerdir.

Hangi Davranış ve Tutumlarım Çocuğuma Zarar Verebilir ?

●> Acımak, merhamet göstermek,
●> Endişeli, kaygılı bakmak,
●> Sabırsız ve öfkeli görünmek,
●> Akıcı olamayan konuşmadan ötürü cezalandırma tehdidinde bulunmak, suçlamak,
●> Hırpalamak, hor görmek,
●> Akıcı konuşmadan çok akıcı olamayan konuşma üzerinde odaklanmak,
●> Akıcı olamayan konuşmayı kesmesini söylemek,
●> Durup tekrar başlamasını söylemek,
●> Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini önermek,
●> Onun yerine cevap vermek veya takıldığı yerleri tamamlamak,
●> Konuşmadan önce derin bir nefes almasını söylemek,
●> Zorlandığı sözcükleri kullanmaktan kaçınmasını önermek,
●> Kuralları önceden belirlememiş olmak,
●> Çocuğun yaşına ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler belirlemek,
●> "Hayır, yapma, dur, yapamazsın..." gibi ifadeleri sıkça kullanmak çocuğa zarar veren davranış ve tutumlardır.

Çocuğuma Verebileceğim Uygun Tepkiler Neler Olabilir ?

●> Sabırla onu dinleyin, konuşmasını "olay" yapmayın.
●> Bazı kelimeleri söyleyememek, takılmak, ona çok sıkıntı verebilir. Böyle zamanlarda bir şey söylemek ihtiyacı duyabilirsiniz. Bu durumlarda, ses tonunuzda acımak, olumsuz bir yorum, kaygı ya da şaşkınlık ifadesi bulunmaksızın, hatta belki de hafifçe gülümseyerek, "bu kelime uğraştırdı seni", "bazen zor oluyor değil mi?" gibi sözler söyleyin. Bu gibi sözlerle onun çabasını fark ettiğinizi ve kekelediği için onu suçlamadığınızı ifade edin.
●> Konuşmasını düzeltmekten, "daha yavaş konuşursan kekelemezsin", "yüzünü öyle yapma" gibi iyi niyetli ama suçlayıcı etkileri olabilecek olumsuz ifadelerden kaçının.
●> Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Çocuğunuz konuyu açtığı zamanlarda onun duygularını tanıyın ve paylaşın, akıcı olmayan konuşma hakkında konuşmak tabu değildir. Herkesin bazı güçlükleri olabileceğini ifade edin.

Çocuğumun Üzerindeki Baskıyı Azaltabilir miyim?

●> Çocuğunuz konuşurken dikkatle dinleyin. Gözleriniz onda olsun, bakışlarınıza endişeli ve gerilimli bir ifade yüklememeye özen gösterin.
●> Çocuğunuz konuşurken bitirinceye kadar dinleyin, sözünü kesmeyin, bitirdikten sonra aceleyle cevap vermeyin. İletişiminiz "telâşlı" bir hava içinde geçmesin.
●> Sürekli soru sormaktan vazgeçin. Sorularınızın "evet" ya da "hayırla veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olmasına özen gösterin. Kendi arzusuyla konuşmaya başlarsa, ona gerektiği kadar zaman tanıyın.
●> Onunla konuşurken kullandığınız "ses tonunuza" da dikkat edin. Bazen kelimelerle ifade etmediğimiz duyguları ses tonumuz ele verir.
●> Doğum günü partileri, tatiller, bayramlar gibi özel günler için çocuğunuzu önceden hazırlayın. Örneğin "nereye gidiyoruz, kime gidiyoruz, orada ne kadar kalacağız?" gibi açıklamalarda bulunun. Bu yaklaşım çocuğun hissedebileceği endişeyi azaltacaktır.
●> Gündelik hayatınız çok koşuşmalı mı geçiyor? Dinlenmeye yeterli zaman kalmıyor mu? O hâlde, kendinize de zaman ayırın. Bu durum sizin rahatlamanıza ve kendinizi geliştirmenize fırsat sağlayacaktır.

Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri biraraya koyamamaktır.

Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri biraraya koyamamaktır.