30 Oca 2011

Konusma ve Çocuk

Konuşma ve dil gelişimi iletişim ve sosyal hayatın en önemli öğesidir. Kişi iletişim araçları ile kendini ifade eder ve hayatını devam ettirir. Konuşma ve iletişimin eksik kaldığı bir hayatta bir çok sıkıntının gelişmesi açısından zemin hazırlanmış olur. Çocuk ilk doğduğu günden beri sürekli olarak psikososyal ve psikomotor gelişim süreci içerisindedir. Dil gelişimi de belli ölçüde doğumdan itibaren gelişmeye başlar. En ideal olanı çocuğun yaşına uygun konuşma becerisine kavuşması ve bu yönde herhangi bir gelişimsel bir sıkıntı oluşmamasıdır. Çocuğun zamanında konuşması, psikososyal gelişimin aşamalarının düzenli olması , çocuğun sosyal ilişkilerinin ve gelişiminin normal olması , zeka ve öğrenme kapasitesinin normal seviyeye gelmesi , ulaşması gereken gelişimsel dönemlere varması için gereklidir. Konuşma bu kadar önemli olduğuna göre isterseniz konuşmanın zamanı ve bunu pozitif ve negatif yönde etkileyen etkenleri gözden geçirelim.

Genelde bütün çocukların konuşması ve dil gelişiminin olması için yapısal olarak sinir sistemi , sinir sistemi ile dil kasları arası yollar , ağız -damak -dudak -diş yapısının doğuştan normal olması gerekmektedir. Bunlarda ki herhangi bir doğumsal sıkıntı ve eksiklik veya sonradan oluşabilecek bozukluk, çocuğun konuşmasını negatif yönde etkileyecektir. Bu normal anatomik yapıyı kötü yönde etkileyebilecek bir çok hastalık mevcuttur. Bu hastalıkların hamilelik döneminde annede ve çocukta gelişmesi veya doğum sonrası çocukta gelişmesi ile bu normal anatomik yapı bozulabilecektir. Bu hastalıkları tek tek saymak oldukça uzun ve geniş kapsamlı olduğundan , şu anda fazla ayrıntıya girmeden temel konuları aktarmak istiyorum.

Çocukların genelde ilk altı ayında yavaş yavaş heceler çıkmaya başlar ( ma ma , ba ba , da da vb ) , 12 aydan itibaren kelimeler çıkmaya başlar ( anne , baba, mama , dede vb ) , 18 aydan itibaren de cümle kurmaya başlar (anne gel , baba ver vb ). Bu gelişim dönemlerinin çok gerisinde kalan çocukların genel olarak konuşma yönünden incelenmesi gereklidir. Zira gözden kaçırılacak bir durum çocuğun iletişim sorununa ikincil olarak , normal zeka gelişimini , sosyal gelişimini kötü yönde etkileyecektir. Bu arada bazı çocuklar hiçbir problemi ( anatomik ve psikiyatrik ) olmadığı halde geç konuşmaya başlamakta ve konuşma geç olmaktadır. Ama anne babalara tavsiyemiz , belli bir dönem beklendikten sonra hala konuşmayan çocuklar için gerekli incelemeleri sağlamaları uygun olur.

Konuşmaya negatif etki eden , yani geç konuşmaya neden olan yada istenen konuşma seviyesini engelleyen durumları belirtmek yerinde olur. Bunun en sık karşılaşılan nedenleri arasında zeka sorunlarını saymak yerinde olur , Zeka olarak yaşıtlarına göre geri olan çocuklar , yaşıtlarından daha geç konuşmaya başlayacaklardır.

İşitme sorunu olan çocuklar dış dünyadan hiç bir ses işitmedikleri ve uyaran almadıkları için konuşma sorunu onlarda da yoğun bir şekilde olacaktır. Çocuğun konuşma mekanizmasının ve yeteneğinin gelişmesi için dış dünyadan ses olarak uyarı alması , bunları algılaması , yorumlaması , ayırt etmesi ve bunun sonucunda ona benzer sesleri çıkartması süreci gereklidir. O nedenle konuşmayan çocuklarda işitme yönünün incelenmesi uygun olur , özellikle sık olarak otitis media ( orta kulak infeksiyonu ) geçiren çocuklar için bu konuda dikkatli olunmalıdır.

Konuşma ya negatif etki edecek diğer bir durum ise çocuğun görme sorunu olmasıdır . Bu durum işitme sorunu kadar probleme yol açmasa da çocuğun etrafında olup biteneleri görmesi , nesneleri tanıması , isimlerini öğrenmesi , diğer çocuklara uyum sağlaması açısından , görme özürünün olması ,konuşma açısından sorun olabilmektedir.

Bir başka neden olarak sık havale ve epilepsi geçiren çocukları örnek olark verebiliriz . Bazı çocuklar normal konuşmaya başladıkları halde , hatta bazı cümleler kurmalarına karşın geçirdikleri havaleler ve epileptik nöbetler çocukların beynindeki işitme merkezi veya ilgili bölümlerde zarara yol açarak , konuşma açısından ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle anne babaların çocuklarının havale geçirmesini engellemeleri önemlidir. Bu durumu olan çocuklarda EEG (elektroensefalografi) çekilerek kolaylıkla havale ye bağlı sorunlar tespit edilebilir.

Bir diğer neden olarak kendi halinde olan , çok fazla uyarı almayan çocuklarda , geç konuşma ve iletişim sorunları olabilmektedir. Çocuğun doğduğu andan itibaren insanlar arasında olması , onunla konuşulması , sevilmesi , oyun oynanması onun gerekli çevresel uyarıları alarak konuşmasını hızlandıracaktır. Diğer yandan etrafında fazla insan bulamayan , kendi halinde kalan çocuklarda bu gelişim geri olabilmektedir.

Yukarıda bahsedilen soruna paralel olarak özellikle 0-3 yaşta izlenen TV ye (saatlerce müzik , reklam izleme ) bağlı olarak çocuklarda dış dünyadan kopma , kendi halinde olma eğilimi , insanlardan ve insanlar arası ilişkilerden uzaklaşma , nesneler ile daha fazla ilgilenme , duygusal alışverişten vazgeçme , konuşmama , yaşıtları ile ilgilenmeme , seslenince bakmama gibi bir durumun olduğu bir psikiyatrik tablo gelişebilir. Buna bağlı olarak çocukların konuşması gelişmez veya geliştikten sonra gerileyebilir. Bu durum geç farkedildiği zaman konuşma sorununun yanısıra bir çok sorunun eşlik ettiği otistik özellikler gelişebilir . Anne babaların bu kritik yaşam evresinde ( 0-4 yaş ) çok fazla TV izlettirmekten kaçınmaları yerinde olur.

Ayrıca düzenleme bozuklukları , yaygın gelişimsel gerilikler , kronik depresyon , çocukluk çağı psikozları gibi bir çok hastalıkta ve çok merkezi sinir sistemini tutan hastalıklarda konuşma sorunları yaşanmaktadır.

Çocuğun konuşma ve iletişim yönünde gelişimini hızlandırmak için yapılabilecekler.( yukarıda bahsedilen hastalıklar ve bedensel sorunlar dışlandıktan sonra )

1- Çocuğa sevgi ve huzur dolu bir aile ortamı hazırlamak
2- Çocuk ile ilgilenmek ve sevildiğini hissettirmek
3- Çocuğun bedensel ihtiyaçlarına ( yemek , uyku , koruma vb ) cevap vermek
4- Çocuk ile yaşı ne olursa olsun sık sık konuşmaya çalışmak
5- Yaşına uygun bir şekilde onun ile oyun oynamak
6- Çocuk ile birlikte vakit geçirmek
7- Onun dengeli ve çeşitli beslenmesini sağlamak
8- Onun kendi haline kalmasına izin vermemek
9- Mümkün olduğunca yaşıtları ile birlikte oyun oynamasını sağlamak
10- İnsanlar arasında sık sık bulundurmak
11- Ona hikaye masal anlatmak , ninni söylemek
12- Onun size gönderdiği konuşma ve ses mesajlarına cevap vermek
13- Bir nesneyi eline aldığında onun ile ilgili ona bir şeyler anlatmak ( çocuk 3- 4 aylık bir bebek olsa bile )
14- TV karşısında çok uzun süre kalmasını engellemek (0-4 yaş )
15- Onun ile konuşurken ses tonunu iyi ayarlamak
16- Onun işaret ile gösterdiği istekleri onunla konuşarak yönlendirmek, anlatmasını sağlamak (yaşına uygun olarak)
17- Onun fikirlerine değer vermek onun ile sık sık dertleşmek ( yaşına uygun olarak )
18- Onun kendine güvenini artırmak (bakınız özgüveni artırma yolları )
19- Onun sık sık sosyal ortamlarda bulunmasını sağlamak
20- Kalabalık içinde onun konuşmasını teşvik etmek
21- O konuştuğunda onu cesaretlendirmek , teşvik etmek
22- Onun yaşına uygun bir eğitim almasını sağlamak
23- Günlük belli bir zaman ayırarak onun ile resimler üzerinde bol bol konuşmak
24- Ondan yaşına uygun olarak hikaye , masal anlatmasını istemek
25- Konuşma zorlukları gördüğünüzde onun dikkatini konuşma zorlukları üzerine çekmemek

Kekemeliğe Ne Yol Açar?

Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve çoktur. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belirtisi olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli bir rol oynadığı görüşünü savunmaktadır. Son zamanlarda genler üzerinde yapılan çalışmalar önem kazanmakta ve umut verici çalışmalar devam etmektedir. Ancak, yaygın olarak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hâkimdir.

Kekemelik

2-6 yaş arasındaki çocuklar genellikle sözcük ve cümleleri tekrarlarlar. Konuşmalarında "ımm, şeyyy, eeee..." sıkça kullanılır. Bu, normal "akıcı olmayan konuşma" olarak adlandırılır. Eğer bu dönemde çocuğun konuşmayı öğrenmeyi sürdürdüğünü, yepyeni sözcüklerle karşılaştığını, bu sözcükleri cümlede yerli yerine oturtmak için çabaladığını, konuşma ile ilgili kaslarının gelişmekte olduğunu, sorularla keşiflere yöneldiğini dikkate alırsanız, bu yoğun çaba gerektiren süreçte onun konuşmasının akıcılığının zaman zaman bozulmasını anlayışla karşılayabilirsiniz.

Eğer,
●> Çocuğun konuşması ile ilgili kaygı yaşıyorsanız,
●> Çocuk konuşma ile mücadeleye girişmiş görünüyorsa ya da zorlandığında konuşmasının akıcılığı bozuluyorsa,
●> Konuşma ile ilgili kaslarda artan bir gerginlik dikkatinizi çekiyorsa yardım almanız için zaman uygundur.

Kiminle İlişki Kurabilir, Nereye Başvurabilirim?

Kekemelik ne kadar erken fark edilirse, çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Böylece güçlüğün önüne geçmek ya da önlemek mümkün olabilir. Eğer çocuğunuzun kekeme olduğundan şüphe ediyorsanız, zaman kaybetmeden çocuğunuzu dil ve konuşma uzmanına götürmenizde yarar vardır. Ülkemizde bu alanda yeterli sayıda yetişmiş uzman bulunmadığından; odyologlar, çocuk gelişimi ve eğitimcileri, özel eğitim öğretmenleri, psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, nörologlardan da destek alabilirsiniz. Bu kişiler sizin ilettiğiniz bilgileri değerlendirerek yönlendirmede bulunacaklardır. Bu kişilere üniversite hastaneleri ve bu hastanelerin eğitim birimlerine başvurarak ulaşabilirsiniz.

Başvurabileceğiniz kurumlardan biri de ilinizdeki veya ilçenizdeki Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı rehberlik ve araştırma merkezleridir. Bu merkezler size çocuğunuzun eğitimi ve yapabilecekleriniz konusunda bilgi verip, yönlendireceklerdir.

Hangi Davranış ve Tutumlarım Çocuğuma Zarar Verebilir ?

●> Acımak, merhamet göstermek,
●> Endişeli, kaygılı bakmak,
●> Sabırsız ve öfkeli görünmek,
●> Akıcı olamayan konuşmadan ötürü cezalandırma tehdidinde bulunmak, suçlamak,
●> Hırpalamak, hor görmek,
●> Akıcı konuşmadan çok akıcı olamayan konuşma üzerinde odaklanmak,
●> Akıcı olamayan konuşmayı kesmesini söylemek,
●> Durup tekrar başlamasını söylemek,
●> Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini önermek,
●> Onun yerine cevap vermek veya takıldığı yerleri tamamlamak,
●> Konuşmadan önce derin bir nefes almasını söylemek,
●> Zorlandığı sözcükleri kullanmaktan kaçınmasını önermek,
●> Kuralları önceden belirlememiş olmak,
●> Çocuğun yaşına ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler belirlemek,
●> "Hayır, yapma, dur, yapamazsın..." gibi ifadeleri sıkça kullanmak çocuğa zarar veren davranış ve tutumlardır.

Çocuğuma Verebileceğim Uygun Tepkiler Neler Olabilir ?

●> Sabırla onu dinleyin, konuşmasını "olay" yapmayın.
●> Bazı kelimeleri söyleyememek, takılmak, ona çok sıkıntı verebilir. Böyle zamanlarda bir şey söylemek ihtiyacı duyabilirsiniz. Bu durumlarda, ses tonunuzda acımak, olumsuz bir yorum, kaygı ya da şaşkınlık ifadesi bulunmaksızın, hatta belki de hafifçe gülümseyerek, "bu kelime uğraştırdı seni", "bazen zor oluyor değil mi?" gibi sözler söyleyin. Bu gibi sözlerle onun çabasını fark ettiğinizi ve kekelediği için onu suçlamadığınızı ifade edin.
●> Konuşmasını düzeltmekten, "daha yavaş konuşursan kekelemezsin", "yüzünü öyle yapma" gibi iyi niyetli ama suçlayıcı etkileri olabilecek olumsuz ifadelerden kaçının.
●> Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Çocuğunuz konuyu açtığı zamanlarda onun duygularını tanıyın ve paylaşın, akıcı olmayan konuşma hakkında konuşmak tabu değildir. Herkesin bazı güçlükleri olabileceğini ifade edin.

Çocuğumun Üzerindeki Baskıyı Azaltabilir miyim?

●> Çocuğunuz konuşurken dikkatle dinleyin. Gözleriniz onda olsun, bakışlarınıza endişeli ve gerilimli bir ifade yüklememeye özen gösterin.
●> Çocuğunuz konuşurken bitirinceye kadar dinleyin, sözünü kesmeyin, bitirdikten sonra aceleyle cevap vermeyin. İletişiminiz "telâşlı" bir hava içinde geçmesin.
●> Sürekli soru sormaktan vazgeçin. Sorularınızın "evet" ya da "hayırla veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olmasına özen gösterin. Kendi arzusuyla konuşmaya başlarsa, ona gerektiği kadar zaman tanıyın.
●> Onunla konuşurken kullandığınız "ses tonunuza" da dikkat edin. Bazen kelimelerle ifade etmediğimiz duyguları ses tonumuz ele verir.
●> Doğum günü partileri, tatiller, bayramlar gibi özel günler için çocuğunuzu önceden hazırlayın. Örneğin "nereye gidiyoruz, kime gidiyoruz, orada ne kadar kalacağız?" gibi açıklamalarda bulunun. Bu yaklaşım çocuğun hissedebileceği endişeyi azaltacaktır.
●> Gündelik hayatınız çok koşuşmalı mı geçiyor? Dinlenmeye yeterli zaman kalmıyor mu? O hâlde, kendinize de zaman ayırın. Bu durum sizin rahatlamanıza ve kendinizi geliştirmenize fırsat sağlayacaktır.

Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri biraraya koyamamaktır.

Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri biraraya koyamamaktır.

Konuşma terapisti çeşitli dil ve konuşma bozukluğu olan her yaştaki kişiye yardım eder. İşte konuşma terapistinin düzeltebileceği sorunlara birkaç örnek:

Konuşma terapisti çeşitli dil ve konuşma bozukluğu olan her yaştaki kişiye yardım eder. İşte konuşma terapistinin düzeltebileceği sorunlara birkaç örnek:
  Akıcılık sorunları ( kekemelik) : Eğer çocuğunuz sesleri tekrar ediyorsa; kelimeyi tamamlamayı güçlükle yapıyorsa; akıcılık sorunu/ kekemelik olabilir. Örneğin; ‘sosis’ kelimesini söylerken ‘so-so-so-sosis’ ya da ‘sssssssosis’ diyebilir. kekeleyen çocukların akıcılık sorunları vardır.

 Ses bozukluğu : çocuğunuz cümlesine başlarken sesi gür ve net olabilir fakat cümlesi bitinceye kadar sesi azalabilir, kısılabilir ve sesi sanki ağzında geveliyormuş gibi çıkabilir. Bazen de çocukların sesi sanki soğuk algınlığı almış gibi ya da burunlarından konuşuyormuş gibi çıkabilir. Bunlar da ses bozukluğunun birkaç örnek olabilir.

 Dil bozukluğu : Çocuğunuz karşısındaki kişinin söylediklerini anlamada sorunu olabilir ya da düşüncelerini ifade etmek için kelimeleri biraraya getirmede sorunu olabilir. böyle bir durum varsa çocuğunuzun dil bozukluğu olabilir.

Artikülasyon bozukluğu : Eğer sesleri doğru çıkarmada ya da kelimeleri doğru söylemede sorun yaşanıyorsa, bu artikülasyon problemidir. Örneğin çocuğunuz ‘araba’ yerine ‘ayaba’ ya da ‘ekmek’ yerine ‘epmek’ diyorsa artikülasyon sorunu vardır.

Çocuğumla Alay Ediliyorsa Ne Yapmalıyım?----Kardeşleri ve arkadaşları onu ayıplıyor, ondan utanıyor ya da onunla alay ediyor olabilirler. Bu durumda onlarla "ayıplama, utanma, alay etme" konusunda sabırla konuşun. Tüm insanların zayıf ve güçlü yanları olabileceğini açıklayın. Bu konudaki açıklamalarınızı, konuşmalarınızı defalarca tekrar etmeniz gerekebilir; çünkü bundan vazgeçmeleri zaman alacaktır

Afazi---İnsan beyninde dil işlevleri için özel alanlar mevcuttur.Bu alanlar; sağ elini kullanan kişilerin hemen tamamında sol beyin yarısında, sol elini kullananlarda ise en az %75 oranında yine soldadırKonuşma merkezi sol beynin ön (frontal) lobunda,anlama merkezi yan (temporal) lobunda bulunur. Yazma ve okumayla ilgili merkez ise yan-üst (parietal) lobdadır. Bu merkezler arasında çok yönlü ve zengin bağlantılar vardır. Bu bağlantılar sayesinde dil işlevleri birbirleriyle bağıntılı olarak kullanılabilirler.Çeşitli beyin hastalıklarının seyri sırasında bu merkezler ve bağlantıları etkilenebilir. Bunun sonucu olarak çeşitli örnekte dil bozuklukları ortaya çıkar ki, bunlara genel olarak afazi denir.Afazilerin en sık rastlanan nedeni beyin damar hastalıklarıdır. Bunun yanı sıra kafa travmaları ve beyin tümörleri de sıkça afaziye neden olabilirler. .

Çocuğun konuşmasının neden geciktiğini öğrenmek alınacak önlemler konusunda bir fikir verebilir.Zihinsel yetersizlik temel becerilerin gelişimini geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Yarık damak, tavşan dudak gibi konuşma organlarında oluşan bir problem doğrudan dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir. Fiziksel yetersizlik, işitme kaybı ve görme özrü gibi bazı duyusal kayıplar, erken dil ve bilişsel gelişim için önemli olan deneyimleri engelleyebilir, bu durumda da çocuk çevrenin ve duyuların zengin kaynağından ve sonuç olarak bilgiden yoksun kalabilir. Uzun süreli hastalıklar ve çocuğun sık sık hastalanması da dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir.Eğer çocuğun çevresinde ilgisini çeken, dil ve konuşma gelişimini destekleyen bir ortam yoksa, gelişimi daha yavaş olabilir. Bu konudaki uyarıcıların yetersizliği, uyarım eksikliği konuşmada gecikmeye yol açabilir. Çocuklar yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla birlikte oynamak isterler. Yetişkinler de çocukların bu özelliğini dikkate alarak onlarla oyun oynamaya, konuşmaya uygun ortamlar yaratmalıdırlar... Çocuğun ait olma, sevme ve sevilme, kabul edilme gibi gereksinimlerinin giderilmemiş olması duygusal yoksunluğa yol açabilir. İki dil konuşulan ev ortamı, baskıcı aile tutumları, düşük sosyoekonomik düzey gibi çevresel faktörler de dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir.Bazen çocuğun geçmişinde veya çevresinde, konuşmasındaki gecikmeye etki edecek herhangi bir neden görülmeyebilir. Bazen de bir çok problem vardır. Fakat hiç biri dilde gecikme yaratacak kadar önemli ya da şiddetli değildir. Çocuk her nedense konuşmamaktadır. Bu konuşmalarında gecikme olmuş bir çok çocuk için geçerlidir.

Gecikmiş Konuşması Olan Çocukların Özellikleri● Kısıtlı sözcük dağarcıkları vardır. Ya hiç konuşmazlar ya da zor anlaşılan birkaç sözcük kullanabilirler. ● Yutma, çiğneme, salya akıtma sorunları olabilir● Düşünce ve isteklerini anlatmada zorlanabilirler● Jest, mimik, işaret kullanmaya yönelebilirler● İletişim kurmaya karşı isteksiz davranabilirler● Çevrelerindeki seslere, konuşmalara ilgisiz davranabilir, dinlemez görünebilirler. ● Anlaşılmaz sesler çıkarabilirler.● Çevreleriyle ve girdikleri yeni ortamlarda uyum güçlükleri gözlenebilir.● Yalnız kalmayı tercih edebilirler.● İsteklerini, düşüncelerini dile getirirken hoş olmayan (vurma, çarpma, ağlama, bağırma gibi) tepkilerde bulunabilirler.● Dikkat süreleri kısa ve dağınık olabilir● Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.● Bellekleri zayıf olabilir● Öğrendikleri bilgileri transfer ödemeyebilirler. Burada dikkat etmemiz gereken, belirtilerin sıklığı ve devamlılığıdır. Ayrıca "Konuşma ve Duyma Kontrol Listesi"nde çocuğunuzun içinde bulunduğu ay ve yaşı göz önünde bulundurarak, dil ve konuşma gelişimini değerlendirebilirsiniz. Değerlendirmeniz sonucunda çocuğunuzun gecikmiş konuşması olduğundan şüphe ediyorsanız, yardım almak için zaman uygundur.

Kimlerin Konuşma Terapisine İhtiyacı Vardır? **Dudak-damak yarıklığı **Yutma problemi**Kekemelik **Gelişim geriliği **Zihinsel gerilik**İşitme kaybı**Otizm **Down Sendromu **Serebral Palsi

Dil bozukluğu : Çocuğunuz karşısındaki kişinin söylediklerini anlamada sorunu olabilir ya da düşüncelerini ifade etmek için kelimeleri biraraya getirmede sorunu olabilir. böyle bir durum varsa çocuğunuzun dil bozukluğu olabilir

Ses bozukluğu : çocuğunuz cümlesine başlarken sesi gür ve net olabilir fakat cümlesi bitinceye kadar sesi azalabilir, kısılabilir ve sesi sanki ağzında geveliyormuş gibi çıkabilir. Bazen de çocukların sesi sanki soğuk algınlığı almış gibi ya da burunlarından konuşuyormuş gibi çıkabilir. Bunlar da ses bozukluğunun birkaç örnek olabilir.

Akıcılık sorunları ( kekemelik) : Eğer çocuğunuz sesleri tekrar ediyorsa; kelimeyi tamamlamayı güçlükle yapıyorsa; akıcılık sorunu/ kekemelik olabilir. Örneğin; ‘sosis’ kelimesini söylerken ‘so-so-so-sosis’ ya da ‘sssssssosis’ diyebilir. kekeleyen çocukların akıcılık sorunları vardır.

Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri biraraya koyamamaktır.

Dil Ve Konuşma Terapisi Nedir?